جُحَا وَزَوْجَتُهُ
|
NASRETTİN HOCA VE HANIMI
|
يَوْمٌ مِنَ الأَيَّام عادَ جُحا مِنْ
مَزْرَعَتِه عَلَى حِصانِهِ،
|
Günlerden bir
gün Nasrettin Hoca atı üzerinde çiftliğinden döndü.
|
فَقالَ لِزَوْجَتِه : هَلْ أَطْعَمْتِ
الحَيَوانات؟
|
Hanımına
dedi ki:Hayvanları yemledin mi?
|
فَقالَتْ
زَوْجَتُه : نَعَمْ ، أَطَعَمْتُ الْقِطَّ والْكَلْب ..
|
Bunun üzerine
hanımı dedi ki: Evet, kediyi ve köpeği yemledim
|
وَلِكْن لَمْ
أُطْعِمِ الْحِمار .. فَقُمْ أَنْتَ بِذَلِكَ.
|
Fakat
eşeği yemlemedim, kalk bunu sen yap.
|
قالَ جُحا : هَذا مُسْتَحيل .. لَنْ
أَقوم أَنا بِذَلِك!
|
Nasrettin
Hoca dedi ki: Bu imkansız.. Ben bunu asla yapmayacağım!
|
فاخْتَلَفَ
جُحا مَعَ زَوْجَتِه عَلَى هَذا الْمَوْضوع.
|
Bu konu
üzerinde Nasrettin Hoca hanımı ile ihtilaf etti.
|
أَخيرًا
قالَتْ زَوْجَتُه : مَنْ يَتَكَلَّمْ أَوَّلاً يُطْعِمِ الْحِمار .
|
Sonunda
hanımı dedi ki: Kim önce konuşursa eşeği yemler.
|
فَوافَقَ
جُحا على ذلك، وَجلَسَ صامِتًا لا يَتَكَلَّم.
|
Nasrettin
Hoca bunu kabul etti, sessizce oturdu ve hiç konuşmadı.
|
بَيْنَما
ذَهَبَتْ زَوْجَتُه لِزِيارَة أَهْلِها.
|
Öte yanda
hanımı ailesini ziyarete gitti.
|
في
هَذِهِ الأَثْناء، دَخَلَ لِصٌّ بَيْت جحا ، وَسَرَقَ كلَّ شَيْء فيه.
|
Bu esnada,
hırsız Nasrettin Hoca'nın evine girdi ve her şeyi çaldı.
|
وَجُحا يَنْظُر إلَيْه وَلا يَتَكَلَّم ،
|
Nasrettin
Hoca ona bakıyor ve konuşmuyordu.
|
وَعِنْدَما عادَتِ الزَّوْجَة، وَجَدَتْ أَنَّ
الْبَيْت قَدْ سُرِق.
|
Hanım eve
döndüğünde, evin çalınmış olduğunu gördü.
|
فَصاحَتْ وَقالَتْ : ما الَّذي حَدَث يا جُحا؟!
|
Bunun üzerine
çığlık atarak dedi ki: Hoca ne oldu ? !
|
هُنا ضَحِكَ جُحا ، وَقال : اذْهَبي وَأَطْعِمي
الحِمار.
|
Burada
Nasrettin Hoca güldü ve dedi ki: Git ve eşeği yemle.
|
Sayfalar
▼
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder